top of page

Merak ve Kabul

  • Yazarın fotoğrafı: Cansu Coşkun
    Cansu Coşkun
  • 6 Oca
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 13 Eyl

Çok uzun zamandır görmeyi hayal ettiğim yer için hazırlanıyorum. Bavulum kullanmak istediğim ve ihtiyaç duyabileceğimi düşündüğüm eşyalarla dolu. Gitmeden epey araştırmışım, gidenlerin deneyimlerini okumuşum, yapmak istediklerimi listelemişim. Kafamda iyi kötü bir plan var ama o plana sadık kalamayacağımı, günlerin bana sürprizler getireceğini tahmin edebiliyorum. Müthiş bir heyecan ve merak duygusuyla gidiyorum havaalanına. Çok uzun bir yolculuğun ardından, merhaba Güney Yarım Küre!


Ne yaşarsam benimdir diyorum. Görüp öğrendiklerim, aklımdan geçenler ve duygularımla hepsi kabulüm. Sevmeyebilirim, umduğumu bulamayabilirim, rahatsız ve güvensiz hissedebilirim, bir daha gelmek istemeyebilirim. Bütün bu ihtimalleri kabul ederek çıkmışım yola. Tam tersini yaşama ihtimalim çünkü beni seyahate hazırlayan. Eğlenebilirim, şaşırabilirim, umut dolu, huzurlu, heyecanlı hissedebilirim, tekrar ve tekrar gelmek isteyebilirim. Çok kolay merak ediyorum karşılaşacaklarımı, keşfedeceklerimi. En nihayetinde görüp yaşayacaklarım gittiğim yerle ilgili.


Bütün bu anlattıklarım tahmin ederim ki hemen herkes için tanıdık duyguları taşıyor. Merak edilen bir yere seyahat planı yapmak beraberinde heyecanı, bir miktar bilinmezliği ve aslında hayal kırıklığı da dahil olmak üzere ne yaşanırsa onu kabul etmeyi getiriyor. Kabul burada beni üzerine düşündüren kısım. Olumsuzluğu veya hayal kırıklığını da kabul edebilmek, hissettirdikleriyle başa çıkabileceğine inanmaktan geçiyor sanırım. Peki kabulü kolaylaştıran, merakın ve keşiflerin sonucunun insanın kendiyle ilgili olmaması olabilir mi? Bir ülkeyi merak edersin, gördüklerin ve deneyimlerin iyi şeyler söylemez, kabul eder yola devam edersin. Bir fikri merak edersin, araştırırsın, okursun, dinlersin, sana uygun gelmez, kabul eder yoluna devam edersin. Bir filmi merak edersin, izlersin, beğenmezsin, bitirir ya da yarım bırakır, filmin sana göre olmadığını kabul eder devam edersin. Kabul dış dünya ile ilgili olunca merak etmek kolaylaşıyor belki de. Merak etmek kolaylaşınca özgürlük, etrafa bakabilmek, çevreyle ilişki halinde olabilmek kendiliğinden geliyor. Bu yönüyle de merak, Mutlu Çocuk modunun ve Sağlıklı Yetişkin modunun bir parçası olarak kendine yer buluyor.


Peki merakın yönünü değiştirip rotayı kendine çevirdiğinde insan aynı duygularla bakabilir mi iç dünyasına? İçe bakış bir kısmıyla geçmişe bakışsa eğer, merak edebilme cesaretini gösterebilir mi kolaylıkla? En derinlerde saklı olan kırılganlığı, bir köşede bekleyen hayal kırıklıkları, aslında hiç önemsenmediğini hissettiği ilişkileri veya ne yaparsa yapsın sevilemeyeceğine dair inançları teker teker ortaya çıkmaya başladığında insan iç dünyasında sarsıntılar yaşar. Fark ettikleri, yeni yeni adını koyabildikleri her zaman öyle kolay kabul edebildiği şeyler olmaz çünkü. Derin ve örtük inançları tetiklenir; Duygusal Yoksunluk, Kusurluluk veya Başarısızlık gibi şemaları da varsa, içe dönük merak kaçınılan bir duygu olur. Kabul etmek zordur. Belki bir yanıyla da bilir hikayesinin, çocukluğunun ve bugünkü kendinin duygularıyla karşılaşmanın çok zor hatta yıkıcı olabileceğini. O yüzden dış dünyayı merak etmekten çok daha fazlası iç dünyayı merak etmek. 


Merak tek başına yeterli olmuyor insanın kendini anlaması için. Cesaret, azim ve sabır bir de umut önce merakın yerini hazırlayacak, sonra omuz omuza koyulacaklar yola. Cesaret lazım çünkü insanın kendine bakması risk almak demek; dengelerin bozulması, inançların yıkılması, bastığı zeminin yerinden oynaması riski. Endişe, korku, öfke ve birçok duygunun dalgalanması olacak belki çok derinlerde. Her birini anlayabilmek için derinlere inerken cesaret en önemli kaynaklardan biri olacak. Azim ve sabır lazım çünkü bütün bunlar olurken kişinin geçmiş deneyimleri korkularını ve engelleri karşısına çıkaracak. İçsel çatışmalar yaşanırken şimdiye kadar işe yarayan baş etme sistemi artık çalışmayacak belki, yenisini üretecek. Tam da bu yüzden uzun ve duygusal yükü ağır olan yolda kişinin yakıtı azim ve sabır olacak. Umut lazım çünkü bütün bu süreçte umut, zorlukların ve değişim sancılarının üstesinden gelebileceğine dair inanç taşır. Umut, daha iyi bir kendilik, ilişkilerden ve hayattan daha doyum alınan bir yaşam için bugünden geleceğe kurulan köprü olacak.


Bir diğer deyişle, insan Sağlıklı Yetişkin moduna erişebildiği zaman onu merak etmekten ve gelişmekten alıkoyan şemalarına karşı koyacak. Mesela Dayanıksızlık şemasıysa keşfetmeyi engelleyen, Terk Edilme şemasıysa yeni ilişkilere direnç gösteren, Başarısızlık şemasıysa farklı deneyimlerin önünde duran; Sağlıklı Yetişkin modu ile hepsine yanıtlar verecek. Şemaların sunduğu yanılsamalı dünyayı gerçekliğe yaklaştırarak merak duygusunun keyfini sürecek belki de.


İnsan merakla iç dünyasının peşine düşerse eğer, değişimin de peşine düşmüş olur aslında. Çünkü iç dünyanın keşfi gelişime ve büyümeye duyulan ihtiyacı ortaya çıkarır. İnsan kendini anlamaya başladıkça bazı yanlarını güçlendirmek ister, bazı yanlarını törpülemek, bazı yanlarına da olduğu haliyle tutunmak ister. Bu sebeple insanın kendini merak etmesiyle çıktığı yol, kendinden ve hayattan daha doyum aldığı bir yere götürür çoğu zaman.

Klinik Psikolog Cansu Coşkun

Psikonet İyi Hissetmek Sayı: 23 - 01/2025


 
 
bottom of page