top of page

Barışın Halleri

  • Yazarın fotoğrafı: Cansu Coşkun
    Cansu Coşkun
  • 20 Kas
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 20 Kas

Barışmak genelde bir küslüğün ya da savaşın ardından gelen ateşkesi çağrıştırır. Tarafların el sıkışması, çatışmanın bitmesi, sessizliğin gelmesi… Oysa barış yalnızca kavgaların ardından aranmaz. Bazen hiç kavga etmediğimiz şeylerle de barışmaya ihtiyaç duyarız. Kendi duygularımızla, kontrol edemediklerimizle ya da geçmişin gölgeleriyle yüzleşmek gerekebilir.

Barış, gündelik hayatın en küçük anlarında bile bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkar. Burada yanılsamalardan değil, gerçek barış ihtiyacını görebilmekten ve karşılayabilmekten söz ediyorum. Evde bir tartışmanın ardından sessizliğe sığınmak, işte gerginlikleri yok saymak ya da ilişkilerde uzaklaşmayı barış sanmak değildir mesele. Gerçek barış, yalnızca gürültünün susması ya da kavganın bitmesi değil; farklılıkların yanında var olabilmek, farklılıkların içinde düzen kurabilmektir.

Şema Terapi çerçevesinden bakınca barış, içimizdeki dinginliği bulmak gibidir. Çocuk yanımızın incinmişliği, için için konuşan sert ebeveyn sesi, her şeyden kaçmak isteyen parçalarımız… Ve tüm bunları toparlamaya çalışan Sağlıklı Yetişkin yanımız. Barış, bu sahnede Sağlıklı Yetişkinin güç kazanmasıyla mümkün olur. Elbette herkesin hikâyesi farklı; bu yüzden barışın yüzleri de farklı.

Olanı Olduğu Gibi Kabul Etmek

Barışın ilk adımı kabullenmektir ancak kabul çoğu zaman zahmetsiz bir adım değildir. İçimizde öfke, inkâr ve itiraz sesleri yükselebilir; insan ‘Neden ben?’ diye sorar, yaşadığı haksızlığın hesabını arar. Bu nedenle kabul çoğu zaman sancılıdır, barış ise bu sancının içinden geçerken şekillenir. 

Kabul, boyun eğmek ya da pes etmek değil; değiştiremeyeceğimiz gerçeklerle kavga etmeyi bırakmaktır. Zamanın akışı, kayıplar, ayrılıklar, planlarımıza uymayan gelişmeler… Bütün bunlarla savaştıkça yol uzar, dolaşır, karışır. Bu noktada barış, duygularımızdan kaçmadan, olanı olduğu gibi görüp yeni yollar çizebilmekte gizlidir. “Böyle oldu, peki şimdi bununla ne yapabilirim?” diyebilmek. Şema dilinde bu, çocuk yanın kırılganlığına karşı Sağlıklı Yetişkinin şefkatli bir kucak açmasıdır. Becerilerini bilen, kapasitesine güvenen Sağlıklı Yetişkin modun ortaya çıkarak kendi kendine rehberlik edebilmesidir.

Görmezden Geldiklerimizle Barışmak

Bazen insanın hiç kavga etmediği, kabul de etmediği ama görmezden geldiği parçaları olur. Bastırılmış duygular, ertelenmiş ihtiyaçlar, yok sayılan yanlar… Kişi onlara küsmez belki ama araya mesafe koyar. Barışın bu hali, uzaklaştırılan parçalarla yeniden yan yana gelebilmektir. Varlıklarını kabul etmek, söylediklerini duymak, taşıdıkları anlamı fark etmek… Reddedilen ya da bağlamından koparılan her bir parçayla yüzleşmek, içsel barışın başlangıcıdır. 

Örneğin bazen kıskançlık ya da yetersizlik duygusu görmezden gelinir. Kişi bu duygulara sahip olduğunu kabul etmekte zorlanır, onları bastırmaya çalışır. Oysa kıskançlık, bize aslında neyi arzuladığımızı; yetersizlik duygusu ise nerede desteğe ihtiyaç duyduğumuzu gösterebilir. Onlarla yüzleşmek, kendimizi daha gerçekçi tanımamıza yardım eder. Veya kaçtığımız duygu öfkeyse, onu kabul edip anlamaya çalışmak aslında bize sınır koymayı öğrettiğini gösterir. Bu farkındalık barışı beraberinde getirir. Yalnızlıkla barışmak da böyledir; sağlıklı baş etme yolları bulmayı öğretir ve kendimizle kurduğumuz bağı derinleştirir. Şema Terapide kaçınma modları, işte bu uzaklaştırılan parçaları temsil eder. Barış ise bu mesafenin kısalması, hatta kapanması anlamına gelir.

Kendimizle Çatışmayı Dindirmek

İçimizde sık sık çatışan sesler olur: Daha çok çalış diyen yanımız ile biraz dinlenmek isteyen tarafımız. Kusursuz ol diyen yanımız ile hata yapmaya izin isteyen tarafımız.

Şema Terapiye göre bu çatışmalar genellikle Eleştirel Ebeveyn sesleri ile incinmiş çocuk yanımız arasında yaşanır. Eleştirel ses baskın geldiğinde çocuk yan incinir, güvensizleşir. Çocuğun taleplerine bütünüyle kulak verildiğinde ise kısa vadeli bir rahatlama olur ama çoğu zaman suçluluk ve kaygı eşlik eder. Örneğin Kaygılı Çocuk modu tetiklendiği için partneri ile gün içinde çok sık iletişime geçen yetişkin, iletişimde kaldığı sürece rahatlamış hisseder ancak sonrasında Eleştirel Ebeveyn modunun partnerini boğduğunu bu sebeple terk edileceğini söylemesi ile suçlu ve daha da kaygılı hissetmeye başlar.

Barış burada Sağlıklı Yetişkinin devreye girmesiyle olur. Eleştiren sesi sınırlandırır, Kaygılı Çocuğa güven verir, ihtiyaçlarını ciddiye alır. Böylece kişi hem sorumluluklarını yerine getirir, sağlıklı sınırlarda ilişkiyi sürdürür hem de ihtiyaçlarını ihmal etmez. İçsel barış dışarıya da yansır; ilişkiler daha esnek, daha tutarlı ve daha doyurucu hale gelir.

Barışın Dönüştüren Yüzü

Barış yalnızca çatışmanın sona ermesi değil, aynı zamanda dönüşümdür. Kabul ile başlayan süreç, yeni yollar aramaya ve daha sağlıklı ilişkiler kurmaya alan açar. Barış, savaşa harcanan enerjiyi yaşamın kendisine yönlendirebilmektir.

Kusurluluk şeması olan biri, reddedileceğini düşündüğü için kendini gizleyebilir. Terk edilme şeması olan biri, bağlandığı insana kaygıyla tutunabilir ya da yakınlığı tümden reddedebilir. Boyun eğicilik şeması, kişinin kendi ihtiyaçlarını görmezden gelmesine yol açabilir. Duygusal yoksunluk şeması ise sevginin ve desteğin hiç gelmeyeceğini sanmasına neden olur. Barış, bu döngülerin etkisini zayıflatır. Sağlıklı Yetişkin, şemanın dikte ettiği senaryoyu fark eder ve yeni bir yol açar. Kişi artık kusurluluğunu saklamak yerine görünmeye cesaret eder. Terk edilme kaygısı yerine güvenli bağların içinde kalabilir. İhtiyaçlarını dile getirmek tehdit olmaktan çıkar, sevgi ve desteği almak mümkün hale gelir.

İçsel barış, yalnızca bireyin dünyasında değil, ilişkilerinde de iz bırakır. Kişi kendi yaralarıyla yüzleşebildiğinde, başkalarının yaralarıyla karşılaştığında daha aceleci ya da yargılayıcı olmak yerine durup dinleyebilir. Bu, sürekli şefkat göstermekten çok, öfkeyi ya da kırgınlığı taşırken bile daha yapıcı davranabilme imkânıdır. Barış bu yüzden bireysel bir deneyimle sınırlı kalmaz; ilişkilerde ve toplumsal düzeyde de karşılığını bulur. Kendi içindeki gerginliği biraz olsun dindirebilen kişi, yaşadığı dünyaya da daha az çatışma taşır. Böylece barış, kusursuz bir iyimserlik değil; insana daha gerçekçi, daha yaşanabilir ilişkiler kurma gücü veren bir süreçtir. Böylece içsel barışın dışa vurumu gündelik hayatta görünür olur. Bir tartışmada susmak yerine dinlemek, bir yanlış anlamada hemen saldırmak yerine açıklıkla konuşmak… Bu küçük değişimler, barışın dışarıya taşan yüzünü gösterir. İçimizde bulduğumuz denge, adım adım ilişkilerimize ve toplumsal bağlara da yansır. Elbette bütün bunlar bir anda gerçekleşmez. Bazen geriye dönüşler, eski kalıplara saplanmalar, aynı hataları tekrarlamalar olur. Ama küçük adımların birikmesi, Sağlıklı Yetişkinin her defasında biraz daha güçlenmesi, sonunda yeni bir yol açar. Barış bir varış noktası değil; iniş çıkışlarla ilerleyen bir süreçtir.

Özetle barış, içsel bir huzurdan fazlası, geleceğe açılan yeni bir kapıdır. İçimizde başlayan ve dışarıya taşan bir dönüşümdür. Kendimizle ve başkalarıyla kurduğumuz yeni ilişki formu, hayatta da bize yeni ihtimallerin kapısını aralar.

Klinik Psikolog Cansu Coşkun

Psikonet İyi Hissetmek Sayı: 28 - 11/2025

 
 
bottom of page